TCMB ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) para politikası kapsamında bankalara uyguladığı ortalama faiz oranını ifade eder. Bu oran, likidite yönetiminin temel göstergesi olup, piyasadaki kısa vadeli faiz hareketlerini doğrudan etkiler. 2025 yılında finans piyasalarının yönünü belirleyen en kritik göstergelerden biri haline gelen bu oran, hem yatırımcıların hem de bankacılık sektörünün kararlarını şekillendirmektedir.
TCMB Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti Nedir?
TCMB ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti, Merkez Bankası’nın bankalara sağladığı fonların ortalama faiz oranıdır. Bu oran, bankaların TCMB’den borçlanırken kullandıkları farklı araçların (gecelik borç verme, haftalık repo, geç likidite penceresi vb.) ağırlıklı ortalaması alınarak hesaplanır. TCMB bu oranla piyasadaki para arzını ve faiz dengesini kontrol ederek enflasyonla mücadelede etkin bir araç kullanır.
Fonlama Maliyetinin Hesaplanma Yöntemi
Bu oran, TCMB’nin bankalara sağladığı toplam fonlama miktarının, ilgili fonlama araçlarının faiz oranlarıyla çarpılıp toplanması ve toplam fonlama hacmine bölünmesiyle elde edilir.

Hesaplama Formülü
TCMB ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti (AOFM) şu şekilde hesaplanır:
- AOFM = (∑ (fonlama tutarı x faiz oranı)) / (toplam fonlama tutarı)
Bu hesaplama, TCMB’nin farklı faiz araçlarıyla sağladığı likiditenin piyasa üzerindeki genel etkisini ölçer ve para politikası sıkılığını gösterir.
Günlük ve Haftalık Değişimlerin Takibi
Merkez Bankası her gün bu oranı güncelleyerek kamuoyuyla paylaşır. Günlük değişimler genellikle kısa vadeli faiz hareketlerine işaret ederken, haftalık ortalamalar para politikasının genel yönünü anlamak için kullanılır.
TCMB Fonlama Maliyetini Hangi Amaçla Kullanır?
Merkez Bankası, bu oranı para politikasının etkinliğini artırmak ve piyasalardaki faiz oranlarını dengelemek için kullanır. Fonlama maliyeti, hem kısa vadeli faizleri hem de kredi faizlerini dolaylı olarak etkiler.
Enflasyonla Mücadeledeki Rolü
Ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti yükseltildiğinde bankalar daha yüksek maliyetle borçlanır, bu da kredi faizlerinin artmasına yol açar. Böylece talep daralır ve enflasyon baskısı azalır.
Likidite Yönetiminde Önemi
Fonlama maliyeti, piyasadaki likiditeyi düzenlemede kilit rol oynar. TCMB, fazla likiditeyi çekmek için bu oranı yükseltebilir veya ekonomiyi canlandırmak için düşürebilir.
2025 Yılında TCMB Fonlama Maliyeti Seviyeleri
2025 yılında TCMB ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti, ekonomik koşullar ve enflasyon hedefleri doğrultusunda değişken bir seyir izlemektedir. Aşağıdaki tabloda, 2025 yılı itibarıyla farklı dönemlerdeki ortalama oranlar gösterilmektedir.
2025 Yılı Fonlama Maliyeti Görünümü
| Dönem | Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti (%) | Politika Faizi (%) | Enflasyon Oranı (%) | 
|---|---|---|---|
| Ocak 2025 | 41,25 | 40,00 | 61,0 | 
| Nisan 2025 | 42,10 | 40,00 | 59,3 | 
| Temmuz 2025 | 43,85 | 42,00 | 58,5 | 
| Eylül 2025 | 44,50 | 42,50 | 57,8 | 
2025’in ilk üç çeyreğinde TCMB’nin fonlama maliyetini kademeli olarak artırması, enflasyonla mücadelede sıkı para politikasının sürdürüldüğünü göstermektedir. Politika faizine göre fonlama maliyetinin yüksek seyretmesi, Merkez Bankası’nın piyasa likiditesini sınırladığını ortaya koymaktadır.
Fonlama Maliyetinin Ekonomi Üzerindeki Etkileri
Ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti, bankaların kredi faiz oranlarını doğrudan etkilediği için reel sektör, tüketici davranışları ve yatırım kararları üzerinde belirleyici bir rol oynar.
Kredi Faizlerine Etkisi
Fonlama maliyeti yükseldiğinde bankaların kaynak maliyeti artar, bu durum kredi faizlerinin yükselmesine neden olur. Böylece bireyler ve işletmeler borçlanma kararlarını erteler, ekonomik talep dengelenir.
Döviz Kuru Üzerindeki Etkisi
Yüksek fonlama maliyeti, TL’nin cazibesini artırarak yabancı sermaye girişlerini destekleyebilir. Bu da döviz kurlarında istikrarın korunmasına yardımcı olur.
Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti Nasıl Yorumlanır?
Fonlama maliyetindeki artış, Merkez Bankası’nın sıkı para politikası izlediğini; azalış ise gevşeme eğilimine girdiğini gösterir. Yatırımcılar, bu oranı takip ederek TCMB’nin gelecekteki adımlarını tahmin etmeye çalışır.

Politika Faizi ile Farkı Nedir?
Politika faizi, TCMB’nin resmi olarak belirlediği temel faiz oranıdır; ancak fonlama maliyeti, bankalara yapılan gerçek fonlamanın ortalama faizini temsil eder. Bu iki oran arasındaki fark, para politikasının ne kadar sıkı ya da gevşek uygulandığını gösterir.
Piyasadaki Beklentilere Etkisi
Yatırımcılar, fonlama maliyeti yükseldikçe kısa vadede faizlerin daha da artabileceğini öngörür. Bu durum, tahvil getirilerini ve borsa performansını da etkileyebilir.
2025 Sonrası Beklentiler
Ekonomistler, 2025’in son çeyreğinde enflasyondaki düşüşe bağlı olarak TCMB’nin fonlama maliyetini kademeli şekilde azaltabileceğini öngörmektedir. Ancak bu adımlar, ekonomik dengelerin korunması adına temkinli biçimde atılacaktır.
Orta Vadeli Projeksiyonlar
2026 yılında TCMB’nin ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini %40 seviyesinin altına indirmesi, kredi faizlerinde gevşeme ve ekonomik büyümede toparlanma anlamına gelebilir.
Sıkça Sorulan Sorular
Aşağıda “TCMB Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti” ile ilgili sıkça sorulan sorular ve yanıtları yer almaktadır:
TCMB ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti neyi ifade eder?
Bu oran, TCMB’nin bankalara sağladığı fonların ortalama faiz oranını ifade eder ve para politikasının sıkılık derecesini gösterir.
Fonlama maliyeti politika faizinden neden farklıdır?
Çünkü TCMB fonlamayı farklı araçlarla yapar ve bu araçların faizleri politika faizinden sapmalar gösterebilir.
Fonlama maliyeti arttığında ne olur?
Bankaların borçlanma maliyeti yükselir, kredi faizleri artar ve ekonomik büyüme yavaşlayabilir.
Fonlama maliyeti düşerse piyasaya etkisi ne olur?
Likidite artar, kredi faizleri düşer ve yatırımlar hızlanır; ancak enflasyon baskısı oluşabilir.
Fonlama maliyetini kim belirler?
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) tarafından alınan kararlarla belirlenir.
Fonlama maliyeti yatırımcıları nasıl etkiler?
Bu oran, faiz ve döviz piyasalarındaki beklentileri şekillendirdiği için yatırımcıların portföy tercihlerini doğrudan etkiler.











